About Me

20 Aralık 2011 Salı

Haketmek mi ?

hakettiğimiz yerde olmak mı ! herşey ne yapmak istediğin ve nerede olmak istediğinle ilişik, birde oyerdeki iç huzurunla, çünkü her iş bittiğinde yüreğinde o burukluk olmamalı, yani sen nerede huzurluysan başarıda orada...sevgilerimle

18 Aralık 2011 Pazar

Özledim

Hakkım yokken özledim, kimse bilmezken, akla ve mantığa uygun değilken, sevişirken, yürürken, uyurken, günü yaşarken ve her nefeste özledim.
Suya anlattım geçmedi, yağmura gizlendim bitmedi, çalıştım çabaladım dinmedi. Bu davetsiz iz düşümünü kimse silemedi.

17 Aralık 2011 Cumartesi

Budala

Ruhumun keşfine devam ediyorum, hem de budalalıklarına uyacak kadar...

15 Aralık 2011 Perşembe

Yoksunluk !

 Bir kez değdimi yüreğin cennetim dediğine, iflah olmaz bir süreç başlar akıl yoksunluğuna…

Ben'den :)


  • Sana ihtiyacım olduğunda gelemedin, gelseydin değiştirebilirdin her şeyi, kurtarabilirdin gelgitlerden bizi... 
  •  Biraz boyanı kazısam altında sen çıkmazsın diye korkuyorum... 
  • 'an' olsan 'anın' olsam 'anılarında' tek ben olsam...hep sende olsam diyorum. 
  • Ruhuma ayna tuttun sen, içi mi gördüm, korkum ondandı, onu da gördüm 
  • Hatırının sırası gelmiş, 40 yıl önce içtiğin kahve gibiyim....  
  • Gözümün ucuyla baktığım, çok istesemde tozunu alamadığım bir eşya gibisin...
  • Yaşadığın an geçmişide geleceğide beraberinde getirir...geçmiş ünlemleri net görelim diye...gelecekse üç noktayı tamamlayalım diye gelir. 
  • Gerçek aslında hiçte görmek istediğimiz gibi değildir
  •  Kas gevşetici muamelesi yapanlar...acaba ihtiyaç halinde günde 1 tane ibaresimi var üzerimde...
  • Uykumu kaçıran sen! henüz reşit değil rüyalarım ve hükümsüzdür gördüklerin...
  • Şişkin egolardan ve kibirden ölesiye nefret ederim, basitliğin içindeki 'bas'ı sever 'it'i tenzih ederim

 
 

14 Aralık 2011 Çarşamba

Farkındalık


Farklı bir gün adrenalin ve heyecanın dorukta olduğu, bir yandan diş fobim, bir yandan panik atağım, adeta zirve yaptı, dişçi de beklerken bir şey fark ettim! bunca yıllık bana hizmet eden dişim etinden ayrıştırılıp imha edilecekti, o an aklımdan; insan oğlu kendine ait bir parçayı bile bu kadar emek ve meşaketle bir çırpıda, ‘senin benimle olan yolculuğun bitti haydi bakalım bu bünyeyi terk et’ diye kestirip atabiliyorken, gönlüne sonradan kiracı olmuş bu aşk denen illeti neden atamıyor, acıysa alasını veriyorken, bitmişse görevi bu illetin çoktan kalpten ve ruhta kovulmalıydı, neden bizi zehirlemesine izin veriyoruz ki, bir çıpıda kurtulduğum 30 yıllık dişimi elbetteki aşkla bir tutmuyorum ama…işte oradaki ama mesele, yalnızca bu mu dank etti sanıyosunuz, elbette hayır, bizim ne zaman bir güce ihtiyacımız olsa belki bir omuz, belki bir korkma bakışı, belki de sadece birinin varlığı, size yalnız olmadığınızı hissettiren işte oduygu, ona nezaman ihtiyacınız olsa içeriden bir ses yükseliyor dimağma,oses içinizdeki ilahi güç o hep yanımızda, sıkı sıkı tutuyor yüreğinizi ama siz yinede somut bir varlık arıyosunuz, asıl olan içimizdeki güç teşekkürler tanrım sonsuz teşekkürler bu farkındalığı verdiğin için ve yaptığım tüm yanlışlara rağmen benden vazgeçmediğin için, aklımın alamadığı sevgine, şevkatine, koruyuculuğuna…nezaman imdat sesimi duysan ve dahi görsen yanımda olduğun için teşekkürler ,insan oğlunun tüm vefasızlığına karşı ve dahası varlığından şüphe duyanlara sonsuz cevapların var…

Şimdi diyeceksiniz bu kadına narkozu dayayınca işte sonuç yada ne bileyim bir diş korkusu seni nirvanayamı ulaştırdı fikrine kapılanlar olabilir, her nederseniz demiş olun, insan en çok canının kıyısına yaklaşınca o bir an unuttuğu hayatı ve amacını farkediyor, sevgilerimle bugünlük benden bukadar.

12 Aralık 2011 Pazartesi

Aşk

Aşk seribir katil, kimbilir hangi şehirde ve yerde bilmem kaçıncı cinayetini işlemekte, bizse ona koşan pervaneler misali mutlak acıyı seçiyoruz...

Tekil hayat

Neyin varki gerçeğimdenbaşka /şu yalan hayatta/sen uzağında sanacaksın gerçeği / ben heybemde umutlarım yarı yolda/ değmeğecek aşkın bereketi o tekil hayatına/ asılsız hikayelerde demlenmek isteyeceksin/ve bir gün yüreğinin imdat seslerinde ürpereceksin..®

Bende dahil...

image
Benimle yürüyebilenler sandılar ki vazgeçilmezler, sebep benden değil sizden di, yanınıza gitmeyide almasaydınız yürürdük elbet aynı heyecan ve sabırla…®

Sus-u–Yorum!

Susmak diyorsun,
İyi de nereye kadar? konuşma hakkımı kullanamamışken ve heyecandan saçmalamışken, susmak diyorsun, bir başlangıcın sonu kadar,
tüm anlamları sadece gözlerinden, çizginden anlayabilecek kadar tanımamışken,
bu neyin susumasıydı? Nedenleri, niçinleri cevapsız bırakılmışken,
bu suskunluk kimin eylemiydi,
oysa bana öğretilen, ya cahilsen susarsın, yada bilgeysendi…
bende susmak yoklukluk gibi, ödünç alınmışlık gibi emanet dururken,
ne çok soruya gebe sessizliğin, sürgünler de olma hali, yalnızlığın e- hali…
Konuşmalıydım, çoşmalıydım, en heyecanlı cümlelerimi kurmalıydım,
Sana susamışcasına öylece koyuna sığınmalıydım.
Şimdi sus diyorsun ya, geride cevaplanmamış sorularla
beni koyverip gidiyosun yorumsuzluklara.
Alışık değilim bilmediklerimin yerine senli cümleler koymaya.
Susmak diyorsun!
Doğarken bile ağlama hakkını kullanan biz, şimdi susma hakkını mı kullanmalı?
Yaşamın en heyecanlı yerinde, sohbetinle, sevdanla yormamışken beni,
bildiğim tüm geceler gibi susmalıyım öyle mi ?
Seninle ilgili son hakkımı kullanıyorum, bugün ben sana ilk ve son kez SUS-U–YORUM.®

'özetle'

Büyüyünce ne olacaksın sorusuna bir çocuğun cevabı;;

Elindeki oyuncakla ilişik ‘ROBOT’ olucam
image
…cevabına samimiyet diyoruz.
Ne alay edilme endişesi taşıyor, nede utanma, çok açık ve net bir gerçekle bize,
görmezden gelineni yüreklice söylüyor. Bu ülkede olsam olsam robot olurum diyor.
Unutulan samimiyet adına bende diyorum ki;
Sen türkiyenin geldiği noktaya özetsin.
Sevgilerimle türkiyem ben özetimi çıkardım ya siz…

Bir maktülün günlüğü...

içimdeki boşluk asla dolmayacak biliyorum…diyerek devam ediyordu;  
Karanlık bir odaya giriyorum rutubetli ve nemli duvarında özensiz uygulanmış raflar, üzerinde binlerce kavonoz, içlerinde kurbanlarının kalpleri, hepside pespembe ışık saçan güçlü kalpler…İşte katilim orada yalnızlığıyla konuşuyor…‘bir zamanlar benim için ölen kadınlar nasılda bensiz ve çaresiz görünüyorsunuz’ diye keyifle gülümsüyor sonra karşısına geçip sigarasını yakıyor, meğer hep böyleymiş insan ölünce anlıyor.Yenik hayatını yalnız egosuyla besleyen, yalnızlığını biriktirdiği yalanlarla büyüten sen keşke görebilseydin beni…yüzü düşüyor az önceki keyifli halinden eser yok, acı bir tebessüm dudağının kenarında beliriyor, aslında iliklerine kadar farkındaydı, o kalplerden birini sonsuza kadar sevebilirdi, şans verebilseydi kendine…düşüncelere dalıyor aforoz edilenin tövbesi tutarmıydı ki, köprünün tam karşısı ışıl ışıl umut dolu onu çağırmaktayken, nasıl terk ederdi tek dostu yalnızlığı, sonra bir kendine birde umuda baktı, haketmediğini düşündü, işte o an sonsuza kadar sürecek mühürlü beraberlikleri, verdiği bu kararla dahada perçinleşti…
‘Hikayemiz devam edecek, belki burda belki yüreğimde şimdilik bukadar’ adı aşk olan bir yerden sevgilerimle…

Yoksunluk !

Bir kez değdimi yüreğin cennetim dediğine, iflah olmaz bir süreç başlar akıl yoksunluğuna…

Derdi nedir ruhumun ?


Birileri aşk dedi, bileri delilik, birileri ve birileri…ahkamlar kesildi akıl, mantık, ruhun arasında arafta kalındı, kimse seni anlayamaz yaşamadan bilmezler gibidir, normal yaşamdan boyut değiştirirsin, bazen yazar olursun, bazen şair, bazen kıçı açıkta kalmış çöplükteki kedi kadar zavallı, bazen ve bazen sen kendinden olursun.
Cevaplar ararsın, yanıtları milyonlarca olan, dostların teselli eder ama oda geçer, sanırsın sonsuza kadar sürer bu azap gider.
Aklında uçurum düşünceler herşey anlamsızlaşır bazende anlamların enbüyüğü olur, tutup savurur çarpa çarpa duvarlara kanatır içini, iyileşmek istersin yardım alayımda hayata devam edeyim diye, tam karşısına oturursun deli doktorunun :) 2 çift boş göz dersin kendi kendine ama şimdi anlatacaklarım senin ticari kaygılarını cevaplasın diyemi yaşandı alıp ceketini çıkarsın…
Sonra ne mi olur ? Günler günleri, bazende sen günleri kovalarsın, hep bir cevap ararsın ama o cevaba ulaştığında da yine içindeki o boşlukla karşılaşırsın, ne dostlar ne sahip olduğun tüm o iyi şeyler, nede kitaplar ve hatta doktorlar, adeta insanın kendine açtığı bir savaştır kendini yok edene kadar sürecek. Hem tanıdığına sevinirsin bu duyguyu, hemde bin pişman olursun, şimdi ben bir şeyden çok eminim ne yaparsanız kendinizi tüketiyosunuz. Hani senin canın yanmış öyle durduk yere ömür denilen en kıymetli zamanından çalınmış, üstelik bedelinide ödemişsin aman hayatın çokta umrundaydı, hayat bencil bir aşıktan daha zor.
Ne öğretiyor bize bu yaşadıklarımız tecrübe ama acıyla doğru orantılı ve bizde bağımlısı oluyoruz acıyı seviyoruz acımızıda, okadar yalnızlaştırıldık ki unuttuk mucize olduğumuzu, bir an yazarken gözüm değiyor o kocama yürekli kızıma, daha dün telaşını yaşıyorduk acaba adı ne olsun diye, şimdi anne diyor ‘SENİ ÇOK SEVİYORUM’ bende diyorum, ama ben seni her şeyden çok, içim titriyor.
Derdi nedir bu ruhumun niye sıkı sıkı hayattaki hüzünlere tutunmuş, suç arıza çocukluğumuzda mı? yoksa hayatta mı ? evet evet en kolayı bu olsa gerek, hayat çok pervasız hemde çoook.
Bazen korkuyorum ruhumun kara deliğinden beni de içine çeker dönemem diye, şimdi aklıma geldi bu yazıyı okuyanlarınız diyormu acaba? ya sen hepten arızaymışsın ! düşünmedim değil hani, başlığıda ‘bir delinin güncesi’ yazsam diye...